Çocuk yetiştirmek, aynı zamanda kültürün ve yaşam tarzının diğer nesillere de aktarılmasıdır. Nesillere aktarılmayan değerlerin unutulması, aktarmayanların vebalidir. Nesiller arasındaki kopukluk yaşam tarzında ve inançlarda değişime neden olmaktadır.
Namaz kılan birini hayatında ilk defa gören bir Müslüman çocuğun, anne teyze spor mu yapıyor, demiş olması bizzat annemin yaşadığı ve aktardığı acı bir hadisedir. Çocuğa aktarılmayan değerlerden ilk aşamada çocuk değil ailesi sorumludur.
Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular. Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler.
(Meryem 59)
Yaşam tarzı her ne kadar zaman içinde değişse de bazı şeylerin değişmemesi gerekmektedir.
İnsanın yaratılış gayesi hangi devirde yaşadığına bakılmaksızın hep aynıdır:
Zariyat Suresi 56. Ayette Allah (cc) insanların yaratılış amacı için :
Ben cinleri ve insanları, başka değil, sırf bana kulluk etsinler diye yarattım,
buyurmuştur.
Çağlar boyunca insanların bir kısmı Allah (cc) kulluk etmiş, bir kısmı da kibri nedeniyle Allah'ın varlığını ve birliğini kabul etmemiştir.
Değişmeyen tek gerçek vardır o da insanın inanmaya olan ihtiyacıdır. Tabiat boşluk kabul etmez. Günümüzde birçok insan yaşadığı ruhsal boşluğu kapatabilmek için namazın yerini meditasyon ya da yoga gibi spor kılıfında sunulan Hindistan kökenli dini ibadet yöntemlerinde aramaktadır.
Yoga, fiziksel olarak uygulansa da sağladığı faydalar zihinsel ve ruhsal etki gösterir, şeklinde tarif ediliyor bu işin ticaretini yapanlar tarafından . Eksik olan ruhsal yönü tatmin etme, fıtratın gereğini değişik biçimlerde telafi etme çabasıdır . Allah'a dua etme ihtiyacını "evrenden isteme" ya da "çekim yasası" diye uydurdukları yöntemlerde arayanların çabası da yogadan farklı değildir.
Bize düşen , hem kendimiz hem de çocuklarımızın iyiliği için boş işleri bırakıp Allah (cc) kulluk etmektir.
Çoğumuza ailemiz namaz eğitimi vermedi ve biz bunun sıkıntısını fazlasıyla çektik, çocuklarımıza aynı sıkıntıları yaşatmamak için onlara mutlaka küçük yaşta namaz eğitimi verelim.
Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et. Senden rızık istemiyoruz; (aksine) biz seni rızıklandırıyoruz.Güzel sonuç, takvâ iledir.
(Taha 132)
7 -12 yaş arası çocuklarda namaza alışma dönemidir. Çocuklarımıza asla “namaz kıl” demeyelim. Benimle namaz kılmak ister misin? Haydi beraber namaz kılalım, diyelim. Çünkü çocuklar birlikte yapılan işleri asla unutmazlar.
Namaza başladıktan bir süre sonra çocukta isteksizlikler görülebilir. Aman gevşeklik göstermeyin! Sizin kararlılığınızı fark eden çocuk, namazın terk edilmeyecek kadar önemli olduğunu sonunda kabul edip, alışkanlık kazanacaktır. Baba veya anne namazı bir süre yüksek sesle kılarak çocuğun dua, sure ve tesbihatları öğrenmesini sağlaması gerekir.
Çocuklar, 7 yaşında sadece bir vakit namaz için motive edilmeli, 8 yaşına geldiğinde iki vakite çıkarılmalı, 9 yaşında üçüncü vakit eklenmeli derken 12 yaşına geldiğinde beş vakti namaz kılması sağlanmalıdır.
Çocuğun en mutlu olduğu oyun zamanlarında, namaz kılması için ısrar etmeyin. Ne olursa olsun onun bir 'çocuk' olduğunu unutmayın! Çocuğu oyundan ayırıp namaza götürmek, namaza karşı olumsuz düşünmesine neden olur .
Evde mümkün olduğu kadar namaz cemaat ile kılınmalı ki çocuk yaşamın doğalı içinde namazı içine sindirebilsin, anne - babanın baskısı ile değil kendi özgür iradesiyle namazı devam ettirsin. Çocuklarımızla yapılan ibadetlerin sonunda kazanacakları cennet nimetlerine dair konuşmak, birlikte hayal kurmak da gerekiyor. Onu motive edecek, sıkıldığı ya da zorlandığı zaman aklına getireceği bir cennet hedefini çocuklarımıza aşımalıyız. Onların bir cennet adayı olduğunu sık sık hatırlatmalıyız. Namaz değil cennete davet edilen çocuk, koşarak seccadenin başına gelebilmektedir. En küçüğümüzün cennette dair hayallerini paylaşarak yazımızı tamamlayalım.
Huzurlu ve çiçekler içinde bir bahçe, neşeyle cıvıldayan kuşlar ve sallanan sandalyede kitap okuyup çay yudumlamak.... Çikolata şelalesinden nasiplenmek vs vs vs.....
«Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duamı kabul et!»
(Amin)
(İbrahim 40.Ayet)