“Kim bir Müslümanın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse, Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir.
Kim darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa, Allah da dünya ve âhirette onun işlerini kolaylaştırır.
Kim bir Müslümanın ayıbını örterse,
Allah da dünya ve âhirette onun ayıplarını örter.
Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 60)
Hadis-i şerifte söz edilen sıkıntıları gideren insan olmak için küçük fırsatları değerlendirerek başlayabiliriz.
Trafikte, sokakta, iş yerinde, apartmanda karşılaştığımız insanlara biraz daha hoşgörülü olmak, ev halkıyla daha iyi geçinmek, karşılaştığımız insanlara tebessüm etmek, ihtiyaç sahibi biri geldiğinde sadaka vermek, bizden herhangi bir yardım istendiğinde yardım etmek gibi basit fiillerle başlayabiliriz.
Bunların dışında başkalarına zararımızın dokunmamasını bile iyilik olarak değerlendirmiştir.
Allah Resulü (sav) şöyle buyuruyor:
“Müslüman, dilinden ve elinden insanların selâmette olduğu kişidir. Mümin ise insanların canları ve malları konusunda (kendilerine zarar vermeyeceğinden) emin oldukları kişidir.”
(Nesai, İman, 8)
Elinden ve dilinden emin olunmayan biri olmak Müslümanın vasıflarını aykırı olduğu gerçeğini unutmamak gerekir.
Sadece kendini daha esprili, daha zeki göstermek için başka insanların üzerine basmak, şaka yapıyormuş gibi görünüp onları aşalamak ya da daha komik olsun diye anlattıklarına yalan katmak gibi hatalara düşmemek gerekir.
Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline! O ki, mal toplamış ve onu sayıp durmuştur.
Hümeze(1-2)
“Kişinin, Müslüman kardeşini küçük görmesi kötülük olarak kendisine yeter.”
(Müslim, Birr, 32)
İnsanlardan istenen, eline ve dilini sahip çıkmak, üzerine lazım olmayan işlerle uğraşmak yerine Allah için yaşamayı öğrenmektir.
Bunun için de sosyal çevrenimizde kimlerin olduğuna çok dikkat etmek gerekiyor. Kişinin yaşamını çevresindeki insanların yaşamı şekillendirir.
Nasıl bir arkadaş olmak ya da nasıl bir arkadaş bulmak gerektiğini Allah Resulü (sav) şu şekilde tarif etmiştir:
“Allah katında arkadaşların en hayırlısı, arkadaşına karşı hayırlı davranandır. Allah katında komşuların en hayırlısı ise komşusuna karşı hayırlı davranandır.”
(Tirmizî, Birr, 28; Dârimî, Siyer, 3)
Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz insanları sürekli iyiliğe yönlendirmeye çabalamıştır.
“Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete girmek isterse Allah’a ve âhirete inanırken ölüm kendisine erişsin. İnsanların kendisine nasıl davranmalarını istiyorsa, o da onlara öyle davransın.”
(Müslim, İmâre, 46)
“Peygamber (s.a.s.) bize şu yedi şeyi emretti:
*Hastayı ziyaret etmek.
*Cenazeyi (kabre kadar) takip etmek
*Aksırana Allah’tan rahmet dilemek.
*Zayıfa yardımcı olmak.
*Mazluma yardım etmek.
*Selâmı yaymak.
*Yemin edenin yeminini tasdik etmek.
(Buhârî, İsti’zân, 8)
“Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlâka uygun biçimde davran!”
(Tirmizî, Birr, 55)
“İnsanlarla bir arada yaşayan ve onların eziyetlerine sabreden mümin, insanlarla bir arada yaşamayan ve onların eziyetlerine sabretmeyen müminden daha büyük ecre nail olur.”
(İbn Mâce, Fiten 23; İbn Hanbel, II, 44)
Toplumu oluşturan insanlar Allah(cc.) ve Resulü Hz Muhammed (sas) istediği gibi yaşadıklarında yaşamın kolaylaştığını görecekler.