İyilik,
lütuf,
ihsan,
yaşamak için lazım olan her şey, nimet ifadesinin sözlükteki karşılığıdır.
Peki nimetin farkında mıyız?
Nefes alırken akciğerlerdeki alveoller havayla dolar. Burada oksijen karbondioksitle değiştirilir. Kan hücreleri alveoldeki kılcal damarlarla oksijeni emerken, atık ürün olan karbondioksitse damarlar yoluyla akciğere geri verilir. Nefes verme sırasında karbondioksit vücuttan atılır. Oksijen bakımından zengin kan kalbe ulaşır ve buradan kana gereksinim duyan vücuda yeniden pompalanır. Kalp günde 9.000 litre kanı, tüm doku ve organlara, dakikada 60-80 vuruş arasında değişen bir hızla vücuda pompalar. Bütün bunlar olurken, insanoğlu vücudundaki bu çabanın farkında bile değildir .Ta ki nefes alamaz ya da kalbi sıkışıp tekleyene kadar.
Farkında olunsa da, olunmasa da herkes sahip olduğu nimetlerin hesabını, nimet sahibine mutlaka verecektir.
“Sonra da o gün mutlaka size verilen nimetlerden sorguya çekileceksiniz” (Tekasür, 8)
Bu ayet nazil olduğunda yoksulun birisi ayağa kalkıp: “Bende nimetten hiç eser var mı? "dedi. Hz Peygamber (sav) de : “Ayakkabıların var, soğuk su içiyorsun, gölgeleniyorsun.” buyurdular.
Dünya nüfusunun 821 milyonu açlık çekiyor.Günde bir öğün yemek yiyebiliyor. Dünyada yaşayan her 9 insandan biri açken üç öğün yemek yiyebilen biri şükretmeyecek mi?
UNESCO'nun hazırladığı 2019 Dünya Su Raporuna göre 2 milyar insanın temiz su kaynaklarına düzenli erişimi yok, 4,3 milyar insanın evinde su tesisat bulunmuyorken her gün evinde tonlarca temiz su harcayan bizler şükretmeyecek miyiz?
Sadece Amerika’da 600.000 kişi sokaklarda yaşıyor ve bu geçici evsizlerle birlikte bu rakam 2 milyonun üzerine çıkıyor.
Dünyada 1,5 milyona yakın insan organ nakli bekleme listelerinde ve uygun bir organla hayata dönmeyi bekliyor.
“Allah’ın nimetini saymaya kalksanız, sayamazsınız.” (Nahl 18)
Mevcudu fark etmemek ya cehaletten ya da hırstan kaynaklanır. İkisi de gözü kör eder. Kanaatkâr bir yoksul az bir ikrama sevinirken, tamahkâr zenginler büyük servetlerle bile mutlu olamazlar. İnsanların Nemrutlaşması, Firavunlaşması, nimetlerin hizmet yerine hezimete çevrilmesi hep şükürsüzlük, nankörlük yüzündendir.
Her nimet bir sınav sorusudur. Nimete eren kimse¸ bu bilinçle o nimetin hakkını vermelidir. Çünkü nimet çoğu kimseyi şımartıp nankör yapmıştır. Nimetin asıl veriliş sebebi ise¸ onun asıl sahibini hatırlatmaktır.
Size ulaşan her nimet Allah’tandır.” (Nahl 53)
O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah´ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür!
(İbrahim 34)
“Bu, şükür mü yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni denemek için Rabbim’in bana bir lütfudur. Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki Rabbim’in hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, cömerttir.”. (Neml 40)
“Muhakkak ki biz insana yolu gösterdik. İster şükreden olsun ister nankör kâfir.”
(İnsan 3)