Âyetü’l-Kürsî
“Allâhü lâ ilâhe illâ hüve’l-hayyü’l-kayyûm. Lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm. Lehû mâ fi’s-semâvâti ve mâ fi’l-ard. Men-ze’l-lezî yeşfe’u
‘indehû illâ bi-iznih. Ya’lemü mâ beyne eydîhim ve mâ halfehüm. Ve lâ yuhîtûne bi-şey’in min ‘ılmihî illâ bimâ şâe, vesi’a kürsiyyühü’s-
semâvâti ve’l-arda ve lâ yeûdühû hifzuhumâ ve hüve’l-aliyyü’l-azîm.”
Meali:
“Allah, O Allah’tır. O, yegâne hak mâ-buddur ki O’ndan başka İlâh yok, yalnız O; daima yaşayan, duran, tutan, her an bütün hilkat üzerinde hâkim, Hayy ü Kayyum ancak O’dur. Ne gaflet basar O’nu, ne uyku. Göklerde, yerde ne varsa hepsi O’nundur.
Kimin haddine ki izni olmaksızın O’nun yanında şefaat edebilsin? Allah, yarattıklarının işlediklerini, işleyenlerini, geçmişlerini,
geleceklerini bilir. Onlar ise O’nun bildiklerinden yalnız dilediği kadarını kavrayabilir; başka bir şey bilemezler. O’nun kürsüsü, ilmi bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır ve bunların koruyuculuğu, bunları görüp gözetmek kendisine bir ağırlık da vermez.
O, öyle ulu, öyle büyük ve yücedir...”
Peygamberimizin Mübarek Sözlerinden:
“Kur’an’da en büyük âyet, Âyetü’l-Kürsî’dir. Bu âyet bir evde okunursa, oraya otuz gün şeytan yaklaşamaz. Her kim her namazın arkasında bunu okursa, ölünce doğru Cennet’e gider. Çocuklarınıza, âilenize ve komşularınıza bu âyeti öğretin. (Peygamber Efendimiz yatağına yatınca, bu âyeti ve bununla birlikte İhlâs, Felâk ve Nâs sûrelerini okur, eline üfler ve vücudunun her tarafını sıvazlardı.)”