Ebu Hureyre radıyallahu anh, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle dediğini rivayet etmiştir.
- Şüphesiz ki, Allah sizin sûretlerinize ve mallarınıza bakmaz, lakin kâlblerinize ve amellerinize bakar.
İnsanı yoktan var eden, ona şekil ve renk veren Allah (cc), kullarının vücut yapısına, rengine, şekline , dünyada kazandığı mallara, elde ettiği makama bakmaz. Onları bu zahirî durumuna göre değerlendirmez.
Çünkü bunların hepsini insana O vermiştir. Allah verdiği nimetleri nasıl değerlendirdiğimizde bakar. Allah Teâlâ kalbe ve imanın göstergesi olan güzel işlere bakar.
«Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız görür.» (Bakara: 110)
«(Onlar Allah'a) iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikri ile sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki kâlbler ancak Allah'ı anmakla sükûnet bulur.» (Rad: 28)
Allah Teâlâ kulları, kâlblerindeki kuvvetli iman, takva, ahlâk-ı hâmide ve Allah rızası için yaptığı sâlih ameller karşılığında mükafatlandıracaktır. İnsana düşen, bütün kötülüklerden sakınmak, güzel işler yapmak ve kalb-i selim sahibi olmak için çalışmaktır.
«O gün ne mal ne evlat fayda vermez. Ancak Allah'a temiz bir kâlb ile gelenler (kurtulur)» (Şuara: 88-89)
«Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.» (Asr: 1,2,3)
Hikmet ehline, amellerini ne üzere bina ettiğini, sordular. O şöyle cevap verdi:
1- Benim rızkım tayin edilmiştir. Başkasının rızkı bana gelmeyeceği gibi benim rızkım da başkasına gitmez. Onun için rızık endişesi duymadım.
2- Üzerime farz olan ibadetler vardır. Bu ibadetleri benim yerime başkası yapamaz. Onun için ibadetlerle meşgul oldum.
3- Rabbim beni her zaman görüyor. Ondan utandım, ona göre hareket ettim.
4- Ecelimin bana süratle geldiğini gördüm. Ben de ona süratle gittim. Yani ölüm için hazırlandım.
Hâlis niyet ve riyasız olarak, yalnız Allah rızası için yapılan amel kulu ebedî saadete, cennetin sayısız nimetlerine kavuşturur. Bu Allah'ın bir vaadidir.
«İman eden ve iyi ameller yapanları, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah o söylenenleri hak bir söz olarak va'detti. Söz verme ve onu tutma bakımından kim Allah'tan daha doğru sözlü olabilir.» (Nisa: 122)