Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurmuştur:
- Akıllı adam, nefsini hesaba çeker ve ölümden sonraki hayat için iyi amel işler. Aciz adam nefsini hevasına uydurur, sonra Allah'tan (mağfiret) temenni eder. (İbn-i Mace)
Yarın için hazırlık yapan Müslüman akıllı insandır. Hiçbir hazırlık yapmadan, nefsinin isteklerine göre yaşayıp ölmeye yakın ibadet etmeye çabalamaz.Son gün sınav hazırlığı yapan başarısız öğrenciler gibi olmaz.
Başkalarının ne dediğine değil, Allah (cc) ve Resulünün (sav) ne dediğine bakar ve ona göre yaşar. Allah Teâlâ akl-ı selim sahiblerini övmüştür ve onların vasıflarını şöyle bildirmiştir.
«Rabb’ından sana indirilenin hak olduğunu bilen kimse (inkâr eden) kör kimse gibi olur mu? Bunu ancak akl-ı selim sahibleri anlar. Onlar Allah'ın gözetilmesini emrettiği şeyleri gözeten, Rablarından sakınan ve kötü hesaptan korkan kimselerdir. Yine onlar Rablarının rızasını isteyerek sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak (Allah yolunda) harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte bunlar var ya, dünya yurdunun sonucu (cennet) sadece onlarındır.» (Rad: 19-23)
«Dinleyip de sözün en güzeline (Kur'an'a) uyanlar, işte Allah'ın hidayet edip, doğru yola ilettiği kimseler onlardır. İşte onlar akl-ı selim sahipleridir.»
(Zümer: 18)
Hz.Ebubekir radıyallahu anh: «Akıllıların en akıllısı takva sahipleri, ahmakların en ahmağı da fâcir olanlardır» der.
Ehl-i hikmetten bir zâta, “Akıllı kimdir?” diye sordular. O: “Açıkta yapınca utanacağı bir şeyi gizlide de yapmayan kişidir.” dedi.
Bir diğeri de: «Aklı olgunlaştırmak, Allah'ın rızasına uymakla ve gadap ettiği şeyden sakınmakla olur» demiştir.
Müslüman akıllıdır. Fakat akılcı değildir.Akıl dinin hükümlerini anlamakta, dünya işlerini dine uygun bir şekilde tanzim etmekte, Allah'a kulluk vazifesini ifa etmekte iyi bir vasıtadır. Ve bu hâliyle de büyük bir nimettir. Günümüzde aklını putlaştıran nice insan vardır ki, şirk ve küfür içinde olduklarının farkında bile değildirler. Kâinattaki bir çok şeyin esrarına vakıf olup, keşifler yaptıkları hâlde kâinatın yaratıcısını inkâr etmişlerdir.
Hükemâdan bir zat: «Aklına güvenip sarılan sapıtır» demiştir. Nefis; iyice terbiye edilip, itaat altına alınana kadar tehlikelidir. İnsan için çok zararlı bir düşmandır. Çünkü o kötülüğü emredicidir.
«Nefsimi temize çıkarmam. Çünkü Rabb’ımın acıyıp koruduğu hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emredicidir. Rabb’ım çok bağışlayan, çok esirgeyendir.» (Yusuf: 53)
Nefis ihmal edilir, sınırsız arzuları kontrol altına alınmazsa, onun verdiği zararı hiçbir düşman vermez. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: «Ya Rabbi! Gözümü açıp kapayıncaya kadar bile olsa beni nefsime bırakma» diye dua etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de Tebük Seferi'nden dönüşünde «Küçük cihaddan büyük cihada döndük» buyurarak nefisle cihadın ehemmiyetine işaret etmiştir.
«Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere daldıran ziyan etmiştir.»
(Şems: 9-10)
Müslüman sık sık nefsini hesaba çekmelidir. Böylece ebedî hayat için âmâli sâliha yolunu açmalı, günaha giden yolları kapamalıdır.
«İman edip amel-i sâlih işleyenlere gelince, onlar halkın en hayırlısıdırlar. Onların Rab’ları indindeki mükâfatları altından ırmaklar akan, içinde devamlı kalacakları Adn Cennetleri'dir. Allah kendilerinden razı, onlar da Allah'dan razı olmuşlardır. Bütün bunlar Rabb’ından korkanlar içindir.» (Beyyine: 7-8)
«Ey iman edenler! Allah'tan korkunuz. Her nefis yarın için ne hazırladığına baksın. Allah'tan korkunuz. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilir.» (Haşr: 18)
Bu ve benzeri ayetler üzerinde bol bol tefekkür edip, ölmeden önce ahiret için ne hazırlamamız gerektiğini düşünmemiz gerekiyor.
«Ölmeden önce ölünüz!» «Hesaba çekilmeden önce nefsinizi hesaba çekiniz. Tartılmadan önce amellerinizi tartınız!» tavsiyelerinden hareket ederek, her gün sabah ve akşam nefsimizi hesaba çekmeliyiz.
Bu sorgulama; itikad, ibadet, muamelat, helâl ve haramlar, ilim, tebliğ, cihad, ahlâk ve muaşeret gibi konuları içermelidir.
Müslüman, nefsine mağlup olup, Allah'a isyan eden ve kötülüklere dalarak, insanî ve İslâmî faziletlerini kaybeden bununla beraber, Allah'tan mağfiret temennî eden, aciz ve zavallı bir insan durumuna düşmemelidir.