Müminlere son derece düşkün olan Allah Resulü Hz. Muhammed (sav), müminlere imanı ve ibadeti öğrettiği gibi Allah'a kulluğun bir başka tezâhuru olan istiâzeyi yani kötülüklerden Allah’a sığınıp O’ndan yardım istemeyi de öğretmiştir.
İstiâze; endişelerimizden, korkulardan, istemediklerimizden, her türlü kötülükten Allah'ın kudretine ve himayesine sığınmaktır. O'ndan yardım talep etmektir. Günümüz ahlâk yoksunu toplum içinde ahlâklı olma, ahlâklı kalma çabasıdır. Kendimizi ve kulluğumuzu keşfetmenin aracıdır.
Zira insan Allah'a sığınmakla hem kendi acizliğini, güçsüzlüğünü hem de O'nun yüceliğini, kuvvet ve kudretini dile getirmiş olur. Dolayısıyla başta şeytan olmak üzere, her türlü varlığın kötülüğünden, içimize nüfuz edip bizi ayartmasından Allah'a sığınmak, kulluk vazifesinin bir parçasıdır.
Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir’’ (Fussilet, 36)
Hz. Peygamber bütün kötü sıfatlardan, fayda vermeyen işlerden, şeytanın vesvesesinden, dünya ve âhirette insana eziyet veren şeylerden Allah’a sığınmış, bu maksatla daha çok İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini okumuş, bunu ashabına ve ümmetine tavsiye etmiştir.
Haksızlık etmekten ve haksızlığa uğramaktan, saygısızlık etmekten ve saygısızlığa uğramaktan Allah'a sığınmış, bize de tavsiye etmiştir.
Peygamber Efendimiz pek çok şekilde istiâzede bulunmuşsa da sahabelerine şu şekilde istiâzede bulunmalarını tavsiye etmiştir:
"Allah'ım! Peygamberin Muhammed'in senden istediği hayırlı şeyleri biz de istiyoruz. Peygamberin Muhammed'in sana sığındığı kötü şeylerden biz de sana sığınıyoruz. Yardım sendendir ve varış sanadır. Güç ve kuvvet sadece senin yardımınladır.