Onları sarsmasın diye yeryüzünde bir takım dağlar diktik. Orada geniş geniş yollar açtık; ta ki maksatlarına ulaşsınlar.
(Enbiya 31)
Kur'an-ı Kerim'de dağlarla ilgili pek çok ayet geçmekte ve ayetlerin pek çoğunda sarsılmayı engellemesi için dağların çakıldığı ya da sabitlendiği söylenmektedir.
Yeri uzatıp yaydık, orada sabit dağlar yerleştirdik, yine orada miktarı ve ölçüsü belirli olan şeyler bitirdik.
(Hicr 19)
Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağları, yolunuzu bulmanız için de ırmakları ve yolları yarattı.
(Nahl 15)
Biz yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı?
(Nebe 6-7)
Dünya'nın karasal kütlesinin %24'ü bütünüyle dağlardan oluşmaktadır.
Asya'nın %54'ü, Kuzey Amerika'nın %36'sı, Avrupa'nın %25'i, Güney Amerika'nın %22'si, Avustralya'nın %17'si ve Afrika'nın %'3'ü dağlarla kaplıdır.
Peki bu kadar dağ ne işe yarıyor:
Yeryüzünün kayalık olan dış katmanı, derin faylarla kırılmıştır ve erimiş magma üzerinde yüzen plakalar halinde parçalanmıştır. Dünya’nın kendi ekseni çevresindeki dönüş hızının çok yüksek olmasından ötürü, yüzen plakalar eğer dağların sabitleştirici etkisi olmasaydı, hareket halinde olacaklardı.
Bilim adamları dağların sadece yüzey yükseltileri olmadıklarını, dağ kökü adı verilen kısımları ile kimi zaman kendi boylarının 10–15 katı kadar yerin altına doğru uzandıklarını tespit ettiler. Bu özellikleriyle dağlar, tıpkı bir çivinin ya da kazığın çadırı sıkıca yere bağlamasına benzer bir role sahiptir. Örneğin zirvesi yeryüzünden yaklaşık 9 km yukarıda olan Everest Dağı’nın 125 km.den fazla kökü vardır. Ayrıca dağlar sadece karada değiller, okyanus ve denizlerde de 100 bin civarında dağ bulunmaktadır.
Jeo-fizikte, “sıcak noktalar” denilen ve Dünyâ’da 110 kadar olduğu belirlenen büyük dağ kütleleri vardır. Bunlar yerkabuğunun hareketine mânî olmak için yerin çok derinliklerinden yükselen ve yerkabuğunu deldikten sonra yüzeyde katılaşarak âdeta bir perçin şeklinde kabuğu sâbit tutan ve muvâzeneyi sağlayan büyük mağma kitleleridir.
Dağların insan yaşamındaki ikinci hayatî önemi de tatlı su kaynağı olmasıdır.
Yeryüzünde haşmetli dağlar yarattık, sizlere tatlı sular içirdik.
(Mürselat 27)
Dağlar aşağılardan daha soğuktur, çünkü Güneş Dünya'yı yerden yukarıya doğru ısıtır. Ayrıca yüksek kesimlerde hava seyrek olduğu için yeterli ısı tutamaz.
Hava sıcaklığı normalde, her 300 metre yükseklikte 1 ila 2 C derece düşer.Bu dağların üst bölümünlerindeki kar ve buzul örtüsü yaz boyunca yavaş yavaş eriyerek tatlı su kaynaklarını oluşması sağlar.
Dünya'nın nehirlerinin çoğu dağlık kaynaklarca beslenir ve insanlığın yarısından fazlası su için dağlara bağımlıdır
Şimdi Allah (cc) insanlara soruyor:
(Onlar mı hayırlı) yoksa yeryüzünü oturmaya elverişli kılan, aralarından (yer altından ve üstünden) nehirler akıtan, arz için sabit dağlar yaratan, iki deniz arasına engel koyan mı? Allah´tan başka bir ilah mı var! Doğrusu onların çoğu (hakikatleri) bilmiyorlar.
(Nelm 61)